26 Temmuz 2007 Perşembe

KEDİLERDE AŞI YERİ SARKOMLARI




Bağışıklık sistemi nedir?
Bağışıklık sistemi, dostlarımızın uzun ve sağlıklı yaşaması için hayatsal rol oynayan bir yapıdır. Bu oldukça karmaşık yapılı sistemin en önemli fonksiyonu onu ölümcül olabilecek hastalıklara karşı korumaktır. Bu amaçla bu sistemin özel hücre ve molekülleri vardır. Bunlar hastalıklara sebep olan bakteri, virüs, parazitler ve diğer mikrop taşıyan etkenlere karşı savaşırlar.
Aşılar ne işe yararlar?
Aşılar hastalık yapan etkenlerin az ve zayıf şekilde organizmaya verilmesi prensibine dayanır. Burada amaç, bağışıklık sistemine “bak işte, bu hastalık etkeni” demektir. Bağışıklık sistemi bu durumda hemen bir savunma yaratır. Ancak tabi ki aşı ile verilen doz, dostunuzu hasta etmez. Fakat oluşan savunma hücreleri vücudunda kalır ve hastalık etkeni ile karşılaşınca savaş verir. Bu sayede de dostunuzu bir çok hastalığa karşı korurlar.
Aşı yeri tümörleri nedir?
1980’lerin sonlarında veteriner patologlar Hendrick ve Goldschmith kedilerde yeni bir kanser formu tespit ettiler. Ve 1991 yılında bunu bilim çevrelerine duyuran yayınlar yaptılar. Bu kanserin vakalardaki ortak özelliği, aşı bölgesine yerleşmesi; yani 2 omuz arasında görülmesidir. Yıllar geçtikçe aşılanan kedi sayısı arttıkça hastalığın görülmesi de sıklaşmıştır. Bunun üzerine 1996 yılında Amerika’da bu hastalığa karşı kedi sahiplerini bilinçlendirmek, hastalığın oluşumunu azaltmak ve hastalığı daha yakından araştırmak amacıyla VAFSTF adı altında bir birlik kurulmuştur. Bu örgüt, bu hastalığı konu alan bilimsel çalışmalara da sponsor olmuştur. Böylelikle 1996’tan beri son 10 yıldır, bu hastalıkla ilgili bilgilerimiz artmaktadır. Zamanla yapılan bilimsel araştırmalar göstermiş ki hastalığın ortaya çıkışı 2 tarihsel bulgu ile çakışmaktadır:• 1985 yılında Amerika’da ilk kez o yıla kadar kedilerde kullanımına izin verilmeyen Aliminyum katkılı Leukemia aşısı deri altı yolla uygulanmaya başlamış ve yaygın bir uygulanma şansı bulmuştur.• 1987 yılında da Pensilvanya eyaletinde kedilere kuduz aşısının her yıl düzenli olarak yapılması kanunlaştırılmıştır. İşte bu gelişmeleri takiben, hastalık sıklaşmıştır. Bunun üzerine hasta sahiplerini bu konuda bilinçlendirme çalışmaları hızlanmıştır.
Bu hastalığın görülme sıklığı nedir?
Belirttiğimiz gibi, zamanla aşı uygulamaları yaygınlaştıkça hastalığın görülme sıklığı da artmıştır. Öyle ki ilk araştırmalarda rakam 1/10.000 aşılama iken, zamanla artmış ve 13/10.000’e kadar gelinmiştir günümüzde. Yani her 1000 aşı uygulamasında 1,3 kedide bu hastalığa yakalanma görülmektedir. Bu elbette istenmeyen bir sonuçtur. Bu nedenle bu hastalığı tedavi etmek zor olduğundan, hastalığın tedavisini araştıran araştırmacıların yanı sıra bazı veteriner hekimler de hastalığın ortaya çıkışını azaltmak adına koruyucu önlemler araştırmaya başlamıştır.(myofibroblastlar bu tümörün oluştuğu deri altı doku hücreleri-elektromikroskop görüntüsü)
Hastalıktan korunmak için neler yapılmalıdır?
Aşı uygulamaları veteriner hekimliğin koruyucu nitelikteki en önemli kısımlarından biridir. Salgın ve öldürücü olan bir çok hastalığın yayılmasını önlemek ancak aşılama ile mümkün olmuştur. Hastalığa yakalanmadan yapılan aşılar ile bağışıklık sistemi önceden uyarılmış olur. Bunun avantajı organizma bu hastalığın etkeni ile tekrar karşılaştığında bu etkene karşı bir savunma aracı zaten hazır olduğundan hastalığı yenmesi kolay olur. İşte böylesi önemli bir uygulamanın ihmal edilmesi söz konusu olamaz. Ancak bu kötü huylu tümöral hastalığa karşı da bazı tedbirler alınmalıdır. Örneğin, Amerikalı meslektaşlarımız kedilerde özellikle kuduz ve lökemi aşılarını bacaklara ve deri altına uygulamayı daha yararlı bulmuşlar. Ayrıca yurt dışında yaygın bir kullanım alanı bulan, burun deliklerinden sıvı verilerek uygulanan aşılar ( intra-nasal) da yakın bir gelecekte ülkemizde de uygulama alanı bulacaktır. Bu aşılarla bu hastalıktan korunmada önemli bir yol kat edilmiştir. Bazı veteriner hekimler ince iğneler kullanarak daha az reaksiyon yaratmayı denemişlerdir. Ama en önemli aşama bir çok hastalıkta da olduğu gibi erken teşhistir.
Bu hastalık ne zaman ve nasıl ortaya çıkar? Nasıl fark edebiliriz?
Genellikle aşıyı takiben 15 gün - 3 yıl içinde ortaya çıkar. Bu geniş bir zaman sürecidir. Bu dönemde inmeyen bir şişlik, geçmeyen bir reaksiyon olarak gözlenir. Eğer bu şişlik sertleşirse, 3 ay boyunca orada kalırsa ve 2 cm’ den daha büyükseve aşı yapıldıktan en az 15 gün ya da 1 ay sonra oluştuysa o zaman acilen veteriner hekiminize başvurmalı ve endişenizi paylaşmalısınız. Unutmayın aşı yeri tümörleri veteriner hekimin aşıyı nasıl uyguladığına bağlı oluşmaz, yani bir hekim hatası değildir. Bir aşırı duyarlılık reaksiyonudur.
Hangi aşılara karşı oluşuyor?
Zamanla yapılan bilimsel çalışmalar bu konuda da büyük adımlar atılmasını sağlamışlar. Öyle ki, bu hastalığın ilk tespit edilmeye başlandığı 1980’li yılların sonlarında, aşıların içinde yer alan aliminyum tuzlarının sebep olduğu sanılırken, yıllar boyu yapılan çalışmalar, bu hastalığın aşı içinde bulunan her bir yapı taşına karşı gelişebileceğini göstermiş. Bugün biliyoruz ki, her ne aşısı olursa olsun ister karma aşı, ister kuduz aşısı isterse de başka her hangi bir aşı, bu her şeye karşı oluşabilmekte. Bu nedenledir ki çözüm aşılarla savaşmakta değil, korumak için dikkat etmekte yatar.
Neden bazı kedilerde oluşurken diğerlerinde görülmüyor ?
Bu aslında tamamen hastalığı etkileyen faktörlerle alakalı. İnsanlarda kanser oluşumunda rol alan bir gen var. Belki duymuşsunuzdur bu gen p53 geni. İşte bu gen kedilerde de bu hastalığın oluşumunda rol oynuyor. Tabi ki sadece bu gen değil bireyden bireye değişmenin nedeni olan bir çok kanser yapıcı gen ve hücrelerde anormalliği sağlayan faktör bu hastalığa sahip kedilerde tespit edilirken, sağlıklılar da tespit edilememiştir. Yani tamamen bir genetik etki söz konusudur.
Eğer böyle bir hastalık oluştuysa neler yapılmalıdır ?
Tabi ki bu her veteriner hekimin kendi hekimlik görüşünü katarak cevaplayabileceği bir sorudur. Ama en yaygın tedavi yollarına bakacak olursak: - Öncelikle cerrahi müdahaleden bahsetmekteyiz. Bu da oluşan kitlenin bir an evvel operasyon ile alınması demektir. Gerekli görülürse birden fazla kez operasyon yapılabilir. Teşhiste yaygınlıkla kullanılan bir araç bilgisayarlı tomografidir. Bu yöntemle yapılacak cerrahi müdahale içinde hekim bilgi sahibi olacaktır. - Bunun yanı sıra bu dönemde dostunuzun genel durumunu destekleyici, bağışıklık sistemini kuvvetlendiren müdahaleler yapılabilir. Oldukça faydalı etkiler saptanmıştır.- Kemoterapi de bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.- Ancak cerrahi müdahale ile beraber özellikle radyoterapi bu tümöre karşı etkili bir tedavi oluşturur.Anlayacağınız üzere dostunuza yardım eli uzatmak için tek bir yol değil, kombine bir tedavi programı en etkili sonucu verecektir.
Sonuçta:
Aşılar tüm 4 ayaklı dostlarımızın sağlıklı, uzun bir ömür yaşaması için gerekli altın birer armağandır. Onları ölümcül hastalıklardan koruyan armağanlardır. Uzun bir ömrü sizinle paylaşmaları için sağlığa açılan kapılardır. Ancak biz insanlarda bir çok etkene bağlı oluşabilen kanserler gibi, dostlarımızda da bazen istenmeyen tümöral oluşumlar meydana gelir. Aşılar kanser yapmaz. Ancak aynı bölgede tekrarlanan enjeksiyonlardan dolayı bazen vücut aşırı bir korunma cevabı oluşturur. Bu da 10.000 aşılamada 13 oranıyla görülüyor kedilerde. İşte vücudun bu aşırı cevabına karşı bizde bilgi ile donanıp erken müdahale şansını hekimlerimize tanırsak, dostlarımız için bir faydamız daha dokunur.
Unutmamalıyız ki, kedilerde sarkoma dediğimiz tipte kanserler yeni bir şey değildir. Yıllardır zaten var olan şeylerdir. Fakat aşılar etkisi kanıtlanmış ve koruyucu uygulamalardır. Burada aşı yaptırarak bir risk almıyoruz, tam tersine birçok riskten kurtuluyoruz. Önemli nokta şu ki bazen genetik yapılar iyi amaçlarla yapılan bu tarz uygulamalarda dahi istenmeyen sonuçlara sebep olur. Bu bizim aşıdan kaçmamızla kurtulabileceğimiz bir durum değildir. Tam tersine böyle hassas durumdaki bir bireyi daha da ciddi risk altına atmamıza neden olur. Onun yerine bu hastalık hakkında bilgi edinmek daha doğrudur; bilgimiz arttıkça, dikkatimiz artar. Ve böylece dostlarımıza daha rahat yardım edebiliriz.
Leonardo da Vinci yıllar önce demiş ki: “Küçük bir kedi yavrusu, bir sanat şaheseridir.” Ben de sizlere diyorum ki, yardımcı olabildiğimiz her birey; ister 4 ayaklı ister 2, bizim sanat eserlerimizdir. Yeter ki doğru yardım yolunu bulabilelim.

4 yorum:

ÇANKAYA BELEDİYESİ SAHİPSİZ HAYVAN REHABİLİTASYON MERKEZİ dedi ki...

Merhaba bu güzel yazınızdan daha çok pet sahibinin yararlanması için, izniniz olursa sitemizde de adresinize referans verip yayımlamak isteriz.
Saygılarımızla,
Diyabetikkedi Ailesi

www.diyabetikkedi.com

ozlemsahika dedi ki...

KEDİMDE BU HASTALIĞI BELİRLEDİK. HATTA ŞU AN BU YAZIYI SİZE YAZARKEN İKİNCİ AMELİYATINA GİRDİ. DAHA SONRA RADYOTERAPİYE BAŞLAYACAĞIZ. ELİMİZDEN NE GELİRSE HEPSİNİ YAPMAYA HAZIRIZ. UZUN BİR SÜREÇ BİZİ BEKLİUOR.İYİ OLMASI BİZİM İÇİN ÇOK AMA ÇOK ÖENMLİ. TEK UMUDUMUZ ŞU AN İÇ ORGANLARI ÇOK İYİ DURUMDA VE METASTAS YOK. SADECE EĞER BİLGİNİZ VAR İSE BU UYGULAMALAR VE AMELİYATLAR DIŞINDADA KIZIMIA YARDIMCI OLABİLECEĞİMİZ YÖNTEMLER VARMI.

Giz dedi ki...

Kedinizin son durumu nedir? Radyoterapi etkili oldu mu?

Bi Sağlık dedi ki...

kedi aşı takvimi konusu hakkında bilgi almak için inceleyin